Bence Şikecilere Başarı Ödülü Verilmeli...

Bugünlerde bütün haberlerde Şike Davası ve Şike Yasası..Binbir yorum binbir tane televizyon programı..

Neredeyse tüm gündemlerimizin önüne geçti..muhalefetin bile büyük desteğiyle yasa köşke çıktı, iade edildi ama aynı formunu koruyarak jet hızıyla tekrar köşke döndü..

‘Sportif faaliyet’ diye tanımlanan futbol, öylesine bir ticari sektör haline geldi ki , gelirleri kumarhanelerin cazip papuçlarını gökdelenlerin damlarına attırdı..transfer ücretlerine bir baksanıza…hangi babayiğit bu rakamları bir arada kazanabiliyor içinizde…(bir de eskiden futbolcuya ‘karnı aç’ diye kız vermezlerdi !!! - hani şu efsane Pele zamanlarında…). Kulüpler bu paraları bulmak ve ödemek zorunda..sadece futbolculara ödenen ücretler ve primler olsa neyse…daha neler neler var ödenen…

Böylesine büyük ödemeler yapmak için de böylesine büyük ödemelerden daha büyük kazançlar gerekir ki, kulüp iflas etmesin ayakta durmaya devam etsin..…Yoksa öyle hoplayıp – zıplayıp, bağırıp- çağırıp deşarj olan taraftarları nasıl toplayacaklar, biletleri, takıları, şapkaları, flamaları…..falan ve de filanları… nasıl satacaklar…Adrenalini sürekli salgılatmaları lazım ki bu sıradan insanlar maçların bağımlısı olsun…Çoluklu çocuklu…ahhhh…. bir de şu kadınların çoğunluğuna bulaştırmış olsalar bu bağımlılığı.. kadın nüfusundaki patlamaları göz ardı etmemek gerek….bugün tribünleri terbiye ederler ama yarın daha bilem fanatik olurlar, kadınların ambargoları nedeniyle gelemeyen erkek ve çocukların da gelmeye başlamaları da üzerine bal çörek, hatta fazlası olur..

Tiyatrolar, sinemalar, resim-fotoğraf sergileri, yıllarca verilen emeklerle yazılan kitaplar, diğer spor turnuvaları…hangisinin futbol kadar çok fanatik izleyicisi var… hangisini yayınlamak için televizyonlar futbol maçlarından daha fazla ödeme yapıyor, hangi program futbol maçlarından daha fazla rating alıyor…

Futbolun bu konuma gelmesi ve bu ilginin devamlılığı gerçekten büyük emeklerle sağlanabilir..eh..bu emeklerin bir kısmı da azıcık yoldan çıkmış oluversin..ne fark eder ki..cezalandırmak yerine ödül vermek gerek toplumu böylesine oyalayacak ve toplu terapi yapacak ortamı verdikleri için..

Bizim meclis de bunu bildiğinden dayatıyor böyle…ayrıca diğer ticari kuruluşlara bir baksanıza..onlar ne yapıyor rekabet sürecinde..veya piyasaya mallarını sürmek için..tanıtmak için…daha fazla kazanmak için….

Diğer sektörlerde birbirlerine neler yaptıklarını duymuyoruz bile ama bize yaptıklarını bazen görmekten kaçamıyoruz..

Depremlerde inşaat sektörünü ve denetleyenlerini gördük..’yasalara göre’ verilen cezaları da..

İlaç sanayini hep görüyoruz ama verilen cezaları pek duyamadık manşetlerden…

Hastanelerde yaşananları hem görüyoruz hem yaşıyoruz ama verilen cezaları yine duyamıyoruz flash haberlerden…

Yetmediyse daha sayfalarca doldurabilirim…

Bugün 10 Aralık, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Günü…haksızlık yapmayalım… elbette yasayı kabul etmek en doğrusu..öteki türlü, işleyecek büyük ticarethane kalmayacak ülkede..bütün büyük yöneticiler – patronlar – hatta kraldan fazla kralcı bir çok küçük yönetici …..hepsi cezaevlerine konacak…adalet gerek adalet…öyle biri yer biri bakar olmaz……haksızlıklara yer olmamalı benim ülkemde…bu adamlar kimseyi öldürmediler, kimsenin parasını çalmadılar, yer yok diye içeri almadıkları için kimsenin kapıda ölmesine sebep olmadılar…bozulmuş et yedirip de bir sürü insanı hastanelik etmediler...bankaların içini boşaltıp da tatillere gitmediler.....altı üstü birkaç ticari hileler yapmışlar…ama bileklerinin hakkı alınlarının akıyla da milyonlarca insanın rahatlamasına, stres atmasına vesile olmuşlar… hem de bizimki gibi her gün gündeme stres dolu yeni bir bombanın düştüğü, insanlarının boğazlarına kadar sorunlarla boğuştuğu bir ülkede…Başka hangi sektör böyle bir başarı sağladı...