Bizi Facebookta Takip Edin!

5 Ocak 2013 Cumartesi

Sansüre neden tepki gösterdiğinizi bir anlasam...


MEB tarafından, okullarda okutulacak 100 Temel Eser arasında yer alan,  tüm dünya çocuklarının ilgiyle okuduğu, fakir bir aile çocuğu olan Zeze'nin yaşadıklarını anlatan, Brezilyalı yazar Jose Mauro'nun 1968 de yazdığı ''Şeker Portakalı' adlı kitabı, derste ödev olarak okutan Bahçelievler-Behiye Doktor Nevhiz Işıl İlköğretim Okulu 7. sınıf Türkçe öğretmenine, ''müstehcen' kitap okuttuğu gerekçesi ile, bir veli tarafından soruşturma başlatıldı.

'Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu' da yine 100 Temel Eser listesinde yer alan John Steinbeck'in 'Fareler ve İnsanlar' kitabının bazı bölümlerini sakıncalı bulmuş ve yayınevlerine uyarı göndermişler sansürlenmesi için.


 Bir sürü köşe yazarı... hatta bloglarımız da tepki göstermişler...

Oysa,  bu kararları alan insanlara, gençliğimizin ve toplumumuzun geleceğinin, hepimizin şikayet ettiği,bu ahlaksızlıklardan kurtulması için 'dindar ve ahlaklı' bir gençlik yetiştirme yolunda  gayret gösterdikleri  için teşekkür etmek gerek...

Bence sadece edebiyatı 'sakıncalı'lardan temizleme, tiyatroları terbiye etmek gibi önlemler son derece yetersiz.

Alınması gereken diğer önlemleri de şöyle sıralayabiliriz: 

-  bir 'ahlak kurulu' oluşturmalı ve bunların emrinde bir 'ahlak polisi' olmalı

- Tüm yazılı ve görsel basın yanı sıra sosyal medya'nın da 'sakınca'lardan temizlenmesi gerekmektedir. 

- gazeteler 3.sayfalarında namus cinayetlerini, tecavüz davalarını falan yazmamalı çünkü bu tür haberlere kendini bilmezlerce gösterilen tepkiler, kadınların yüz bulup sokaklara çıkmasına sebep olabiliyor, erkekleri 'böyle yapılabilirmiş' diye düşündürüp azdırıyor...

- türkülerdeki o müstehcen sözlerin tamamı kalkmalı...hatta türkü-şarkı falan yasaklanmalı...

- Dünya ile bu kadar kolay bağlantı sağlayan internet hatlarını kullanabilecek kişilerin kimler olacağına 'ahlak kurulu'  karar vermeli. Öyle önüne gelen internete girememeli.  

- Yurt dışına tatile giden aileler 'ahlak kurulu'nun öngöreceği yaşın altındaki çocuklarını yanlarında götürmemeli, ve yurt dışına çıkabileceklerin 'ahlak'larının  tatil süresince bozulmayacak kadar sağlam olduğu konusunda kurul raporunu göstermeyenler gümrükten geçirilmemeli.

- Ülkemizin gelirinin büyük kısmı Turizm'den geliyor, turistlerin gelmesini bu nedenle yasaklayamayız ama turistler yüzünden de toplum ahlakımızın zedelenmesine izin veremeyiz o yüzden turistlerin gidebileceği bölgelerimiz belirlenmeli ve buralarda çalışacak kişiler de 'ahlak kurulu'ndan izin almalı. Çok şık Turistik gettolar yaparak bu sorun kolayca çözülebilir.

- İhracat-ithalat gibi yabancılarla çalışması gereken şirketlerin sahipleri ve çalışanları da 'ahlakları sağlamdır-etkilenmezler' raporları almalılar.

Eğer bu önlemleri acilen alırsak ve harfiyen uyarsak, uymayanları da ahlak polisi anında yakalayıp, emsal teşkil edecek şekilde  diğerlerinin gözü önünde Ebussuud Efendi gibi cezalandırdığı takdirde çok kısa bir süre içerisinde toplumumuz arzu edilen ideal ahlak içerisinde huzura kavuşacaktır. 

İddiaya girerim ki ne gazetelerde, ne televizyonlarda bir daha o sapık tecavüz haberleri de olmayacaktır, kadına şiddet de olmayacaktır, ensest haberleri de olmayacaktır, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar da olmayacaktır....

Atalarımız demişler ki 'üzüm üzüme baka baka kararır' demek ki bir üzümün diğer üzümü görmesine engel olunursa üzümler kararmayacaktır..

Şikayet edecek de bir şey kalmayacak böylece...

Neden bunca itiraz bunca tepki anlamıyorum ben...  
işiniz gücünüz şikayet edecek bir şey bulmak diye mi?.....ille de  diz boyu 'sakıncalı'larla mı  yaşayacaksınız...????

Başka ne diyeyim ki ben size... 
Neysem demeyeyim başka bir şey....  Kurullar zaten benden daha iyi diyorlar her şeyi...

Ben sadece acizane bir dilekte bulunayım... Nasrettin Hoca misali ya tutarsa diyerek...
Tüm karanlıklardan uzak aydınlık zihniyetler diliyorum...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder